31 Mart 2019 Pazar

SON



            Son gülüş, son uyku, son uyanış, son sarılış, son gözyaşı, son bakış; işte bu son veda gidenlere...

Yarım kalanlara mı, yarım bırakanlara mı, yarım bırakmak zorunda kaldıklarımıza mı ? Pişmanlığımız yaşadıklarımıza mı, yaşamak isteyip yaşayamadıklarımıza mı ? Sen, ben, belki de biz.. Hangisi kalbinin daha hızlı atmasına sebep oluyor ?

Bir yere ait olamama hissiyatı bırak peşimi.. Her an kalkıp gitme düşüncesi çık aklımdan.. Elini uzatıp dokunduklarından dert yanarken, dokunmak isteyip de bulamadıkların nerede ?Aynı yağmurda ıslanırken, farklı kıyılarda nefes almak neden ? Aynı sabaha uyanıp, farklı pencerelerden bakmak zorunda kalma sebebimizi bana kim açıklayacak ? Sevmenin tarifini kim yapacak ? 'Seni sevmenin tarifimi olur' dediğini duyar gibiyim.. Kaç km uzağa gidersen git; bileğinde oluşan saç tokamın izinin kalbinde daha derin yaralar açtığını da biliyorum.. Ama bazen bilmemenin huzurunu yaşamak istiyorum.. Bildiği halde elinden hiçbir şey gelmemesi daha büyük yangınlar açmıyor mu yüreğinde ?..

Susar mıydım hiç 'son' olduğunu bilseydim diyorum...

Hangimiz önce gittik birbirimizden? Gidebildik mi? Her giden, bir parça bırakırmış gittiğinden diyor şair.. Sen şimdi hangi bahar oldun gittiğin yerde? Kimin gününü renklendiriyorsun gülüşünle? Varlığınla kimin gecesini aydınlatıyorsun? Bir yanım çok kızgın, diğer yanım yokluğunla üşüyor.. Eğer bu kışı atlatırsak önümüz bahar diyorum.. Sonra gerçeğe dönüyorum ki, bu birlikte geçirdiğimiz son saatler.. Giderken sarılışın  geliyor belli belirsiz aklıma, içini çeke çeke alnımdan öpüşün, ardından hemen arkanı dönüşün.... Ah bu kaybetme korkularımız yok mu, işte !

Çıkıyorum aklımın sokağına; kafamı çeviriyorum bir sağa bir sola.. Küçücük sokak, kocaman ıssız bir çöle dönüşüyor gözümde.. Derin bir nefes çekiyorum içime, kokun geliyor burnuma.. Elinin sıcaklığı; yüreğime saplanan ok misali kavuruyor avuç içlerimi.. Bomboş sokakta fırtınaya yakalanmış küçük bir balıkçı teknesi misali yalpalıyorum.. Kulağımda belli belirsiz bir ses var.. ' Güneş burada da var, ta ki batana kadar ' diyor.. Gözlerimden iki damla yaş süzülüyor tek tek.. Yürüyorum kendi karanlığımın içinde.. Düşüncelerimi toparlayamıyorum.. Sonra bana bakarken gülen gözlerin canlanıyor anılarımın içinden.. Aklımda tek bir soru var, cevaplayamıyorum; Susar mıydım gerçekten '' Son '' olduğunu bilseydim diyorum...

Susmazdım.. Susmadım.. Susamadım..
Susmamalıydım.. Susmak istemedim..  Susmak istemezdim.. 

NOT:

André pencereden yerle bir olan şehri seyrederken son sözleri dökülü verdi dudaklarının arasından:
- Yazım, kışım, vazgeçilmezimsin yalanına karnımız tok artık efendiler. Gönül dediğimiz şey insanın özelidir yani kalesidir. İnsanların gönül kapılarını çalıp, içeriye alındıktan sonra bulunduğunuz yeri yakıp yıkmaya hakkınız yok..İnsanların hayatının merkezinde yer alana kadar her şey mükemmel gibi davranıp sonra umursamaz tavırlar takınıp çekip gidemezsiniz.. İnsanların umutlarını ellerinden alıp sonra onları karanlığa itemezsiniz.. İnsan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş derler.. Sonu her ne olursa olsun duygularınızdan utanmayın, ifade etmekten çekinmeyin.. Karşınızda ki anlamasa da, siz huzurlu olun.. Eğer bu 'SON' ise susmayın!!

Ve unutmayın; Vicdan keskin bir bıçak gibidir; batarsa acıtır, keserse kanatır...
Vicdanınızın her zaman rahat olması dileğiyle.. 

Esen kalın...  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder