Kapıların kendine ait anahtarları vardır. Her anahtar, her kapıyı açamaz. Kalpleri de kapalı kapılara benzetirmiş şair; herkese kapalı olsa da bir tek, doğru anahtara sahip olana açılırmış kalpler...
Kahveleri hazırlayın. Yeni bir hikayeye hazır mısınız ?
Bir gece ansızın gelen o hissi unutamıyorum. Elimin içinde bir şey varmış gibi tuhaf bir duygunun bütün bedenimi ele geçirdiğini hissediyorum. O kocaman dünyayı avuçlarımın arasında tutuyor gibiyim. Sol yanımda tarifsiz bir sızı var ki anlatamıyorum. Kafamı düşünceler sarıyor. Hiçbir şey net değil gözümde. Galiba, birazdan koca bir şehri içimden söküp atacağım. Yağmurun cama vuruşunu, damlaların birbiri ardından kayıp gidişini seyrediyorum. Gerçekten bu güne kadar hiç aşık oldum mu ben ? Şuan bundan emin değilim. Bomboş odayı aydınlatan lambanın gölgesine bakıyorum. Çektiğim acının ve mutluluğun eşit olması mümkün mü ?Hayır, olmamalı. Bu canımdan bir parçayı söküp alıyor benden. Evet, evet ben Ateş'im. Bunu, şuan içimde yanan yangınla çok daha iyi anladım. Ateşe ateş iyi gelir umuduyla elimi uzattım, daha çok yandım. Ateş yanar mı demeyin, Ateş'in yanması diye bir olay varmış. İnsan yaşayınca anlıyor, yanarken daha da çok yanmayı. Nefes alamıyor, boğuluyorum diyeceğim ama benim yangınım çok başka. Çığlıklarımı duyuyor musun ? Kelimeler yangınımı anlatmaya yetersiz! Sanki gökyüzü göğüs kafesimin üzerine çökmüş, ben kalkamıyorum altından. Sonra uzatıyorum elimi ama yakalayamıyorum gökyüzünü ! Çok yakın ama çok çok çok uzak bana. Sanırım o herkese anlattığım, hikayemin kahramanını buldum diyordum kendi kendime. Mahvedecek bütün hayatımı biliyorum ama onu yaşamayı, onunla yaşamayı hayal etmek bile güzelken kim umursar ki küçük bir yıkılışı ? 'Yeryüzündeki cennet sensin' dedim, nereden bile bilirdim ki bana cehennemin en güzel yanını tattıracağını... < İçin için yanmak > deyimini bana bu dünyada yaşatacağını nereden bilecektim ki zaten!
İnsan yanmayı sever mi ? Ben yanacağımı bile bile elimi uzattım sana. Saçlarına dokunmak, teninin kokusuyla ciğerlerimi doldurmak.. Gözlerine baktığımda kendimi unuturken, bir gülüşüne dünyayı önüne sermek vardı. Bir kere gülmen için, bir kere seni tekrar gülerken görebilmek için ateşe yeniden atlardım inan. Hayatım boyunca aşık olmayı bekledim. Ama Ateş'i ateşle harmanlayıp, cennetin yasak elmasına dokundum. Adem gibi oldum. Cenneti yaşamak varken, yeryüzünde ki cehennemi buldum. Söylesene Ateş; beni, benimle, benim karanlığıma terk edip neden gittin ?! Diyor sevgili Ateş.....
Herkesi yakarken, yanmanın ne demek olduğunu bilmezken her şey daha güzel geliyor insanın gözüne. Ama insanoğlu bir kere yanınca, kaçmak istiyor bütün yangınlardan ama ne kadar kaçsa da yine kendini bir yangının içinde buluyor. Cennet çok güzel olsa da cenneti hak etmek için öncelikle cehennemi tatmak gerekiyor ki kıymetini bilelim cennetin...
Arkadaşlar !
Kendinizi sevin ki sevile bilin.
İnsanın yarası kendindeyse dermanı da kendindedir.
Kimsenin cennetini, cehenneme çevirmeyin..
Arkadaşlar!
Ateş'seniz yakmayın.
Cennetinizi bulduğunuzu düşünüyorsanız, düşünmeden yaşayın.
Belki şimdi değil ama elbet bir gün bizimde bahçelerimizde çiçekler açacak, inanın...
Ve Arkadaşlar!
Düşüncelerinizi, ruhunuzu en önemlisi kalbinizi özgürleştirin.
Emin olun ki, o zaman dünya daha yaşanır bir yer olacak!!
Kalbinizin Ateş'ine selamlar olsun...
HOŞÇA KALIN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder