Derin, dipsiz, karanlık bir kuyu gibi zamana bırakmak acıları... Aynada ki yansımalar hissettiklerimiz değil sanki. Görmek istediğimizi mi görüyoruz sadece? Sahip olmak isteyip olamadıklarımızın bize olan uzaklığını ifade eden tek kelime ' yokluk '... Bizi o kadar çok parçaya ayırıyor ki bu belirsizlik sorularımız da cevapsız kalıyor. Gözlerimizden düşen her damla yaş neden, niye, kime !? Kimin için, ne için bu çırpınışlar !? Var mı bu soruların bir açıklaması ? ... Haykırışlar yankı gibi bize geri mi dönüyor dersiniz ? Ne kadar çok kaçtıysak o kadar çok mu yakalanıyoruz mutsuzluğa ? Yaşadıklarımız mı, yaşarız diye korktuklarımız mı kabus oluyor bizlere ? Yarım kalan hikayeler mi bizi bu kadar üzen ? Yaşarsam üzülürüm diye kaçtığımız şeyler mi bizi bu kadar endişelendiren ?
Öyle çok kırılıyorsun ki en güzel yerinden, en derinden...
Dağılan her parçanın hikayesi sana ayrı ayrı acılar yaşatıyorsa eğer, unutmak için dualar ederken buluyorsun kendini... Dağılan her parçanı toplamaya çalışırken canın daha çok yanıyorsa eğer, bırak kabuklarını kanatma artık. Derin bir nefes al. İnanmayacaksın ama geçecek. Bir toz bulutu gibi dağılacak acıların zamanla. Sende dağılacaksın, en çok toparlanman gereken anda... Sevgiye en çok ihtiyaç duyduğun şuan da kimse yok mu yanında ? Bırak, olmasın. Acılarını öyle derin yaşa ki; aynı yerden, daha derinden, daha fazla kimsenin seni kırmasına izin verme !... Ve bir karar ver artık... Sen ; elinden tutmayıp seni kıranlara mı kızgınsın yoksa ' umutlarını ' yarım bırakanlara mı !?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder