23 Mayıs 2016 Pazartesi

Düşerken Ben



Bir insan daha kaç kere kırılabilir ki ? Aynı yerden... Duyduğu her şarkıda sadece birini, sadece birini nasıl, neden, niye arar ? Bir hayal daha kaç kere mahvolabilir ? Daha kaç umut yarım kalabilir ? Daha kaç kere kendini kandırabilir bir insan ? Daha kaç yalan avutur gönlünü insanın ? Daha kaç yol gerek senden gitmeme ? Daha kaç kere adını haykırmam gerek söyle !? Seviyormuş ! Güldürme beni... Böyle umursamaz sevgi mi olur ha ? Söyle bana sevgili ; Neyleyim sensiz uyuduğum geceyi, sensiz nefes aldığım günü, sensiz rüyalarımı.....   Neyleyim???  

Diye düşünürdük önceden... Ne değişti sorusunun cevabını duymayı çok istiyoruz ama diğer yandan da korkuyoruz. Alacağımız cevabın belirsizliği, duyma ihtimalimizin yüksek olduğu cevaplar korkutuyor  bizleri... Aptala yatmamızın en büyük sebebi üzüntüden, kırılmaktan, acılardan korkmamızdır. Gözlerden gelecek olandan değil, kalpten geçecek olandan korkarız. Ağlamak çözüm değil ki...  Ya da yanlış zamanda alınan saçma kararlar neyi değiştirir ki ? Nasıl olacak bu belirsizlik ? Bu kadar zor soruları ne ben sana soracak cesareti kendimde bulabilirim, ne de sen bunları cevaplayacak kadar bende bulabilirsin kendini... 

Sahiden sevdiğim neredeydin ben bu kadar kırılırken ? Benden bu kadar giderken, nereyeydi gidişin ? Bu yol nereye varacaktı ? 
Değecek miydi ? Durup düşünme nezaketinde bulunabildin mi hiç ? 
Sahiden Sevgilim; Ben düşerken kalbinden beni neden tutmadın ??? ....